Bu bölümde Yunus'un uzun süre ayrı kaldığı oğluyla arasında geçen bazi konuşmalar yer alıyor.Oğlu onu hiç arayıp sormadığını düşünüyor ve sitem ediyor.Kendisi yerine Allah'ın yolunu seçtiğini düşünerek kızıyor.Yunus Emre'ye ''baba'' değil de ''Derviş Yunus'' demesi ise,Yunus'u en çok yaralayan şey oluyor.Daha sonra ise Yunus çok istelemez ve aradan geçen günlerden sonra evin bahçesinde Sarıcaköy'ün yaşlı ve çocuklarına bir yemek verir.Daha sonra ise sohbete başlar.Allah'ın varlığını ve birliğini,bir bahçıvanı yokmuş gibi görünen bahçenin görünmeyen bahçıvanına benzetir.Sohbet sırasında oğlu,bir kaç kez ''baba'' diyecek olur fakat ikinci heceyi yutarak Derviş Yunus diye devam eder.Yunus'un içinde ise yeniden bir umut doğar ve Allah'ı kabullenmesinin de kolay olacağını düşünür.
Yunus Emre'nin,oğlunun soruları ve içindeki ''şüphe'' lerine karşı vermiş olduğu cevaplar beni çok etkiledi.Özellikle son paragraf gerçekten anlam dolu bir paragraf.
Bölümün başında ise Yunus Emre'nin ''yoldaşı'' olarak bahsettiği ve çarpışmada kaybettiği ''Turakçın'' ismi aynı zamanda Molla Kasım adlı bölümde de geçiyor.Molla Kasım,''Burada Turakçın Baba ile erenlerden birkaç yoldaşı yatar''şeklinde bir yazı olan türbenin başında Fatiha okuduğunu söylemekteydi.Bu olay da dikkatimi çekti.Yani aslında ilk hikayede anlatılan olay daha sonra mı gerçekleşti? o çarpışma olmasa o türbe orada olmayacak,hatta Yunus ve Molla Kasım karşılaşmayacak mıydı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder