Bir önceki bölüm olan Avare'de Yunus,dergahta yaptığı hizmetler karşılığında kendisine mana namına hiçbir şey kazandırılmadığını,Tapduk Emre'nin onu çoktan gözden çıkardığını düşünür.Odunculuktan sonra bir de sakalığa başlaması ve aklından hiç atamadığı Sitare ve İsmail özlemi sonucunda dergahtan kaçarak Sarıcaköy'e doğru yola çıkar.Su taşırken sırtında çıkan yaralardan,dervişlerin arasında Yunus'un şeyhin kızına aşık olduğu söylemleri ise Yunus'u bir hayli sinirlendirmiş ve tanıdığı dervişler hakkında farklı düşünmesine sebep olmuştur.
Avare adlı hikayeyi özet geçerek bu bölümle ilgili yapacağım yorum ve değerlendirmelerimi daha iyi anlamanızı istedim.Gelelim asıl hikayemize.Peki hikayeye ismini veren bu abdallar kim?Yunus'un gözündeki perdeyi kaldıran ve gönül aynasındaki pası silenlerdir abdallar.Çünkü Yunus,Tapduk Sultanı'nın Celale açılan kapıda ona sunduğu tahammülü geri tepmiş ve dergahtan kaçması sonucunda gözüne perde inmiş,gönül aynası paslanmıştır.
Abdalların Yunus'u götürdükleri mağarada,Yunus'un onların yaptıklarını anlamamasının,aslında onların gönüllerinde aşk ile ettikleri duanın tesiri olduğunu düşünüyorum.Yunus dua ettiğinde ise,her gün iki abdalın duası ile gelen yemek yerine,önlerine dört tane sofra kurulur.Burası beni etkileyen kısım oldu.Bu bölüm,Yunus'un kendini bulması,farketmesi için açık bir delil bence,Odun taşırken de neler kazandığını,od ile piştiğini burada anlayabilir.Aslında bunu Padişah adlı hikayede söylediklerinden sonra Padişah ve adamlarının taşları,ağaçları altın olarak görmesinden de anlayabilir ve belkide bu duruma hiç düşmeyerek pişmanlık yaşamayabilirdi.Fakat zihninde meşgul oldukları,zaman zaman gönlünün önüne geçerek gözüne perde kapanmasına sebep oldu.Hani Mevlana demiştiya yıldızdan geç güneşe bak diye.Yunus hala yapamadı ayrımını,güneş ona her daim ışığını gösterse de yıldızının ona arada bir göz kırpması,bazen gözünü kamaştırıp güneşi,yani hemen yanındakini görmesine engel oluyor.
Şimdi bu yorumlarımı sizlerle paylaşırken aklıma geldi.Ben yorumlarken çok kolay geliyor tabiki.Fakat o durumu gerçekten yaşasam belki de halim Yunus'tan da kötü,biçare olurdu.Kolay değil çünkü omzumuzda sanki Yunus'un heybesi gibi taşıdığımız anılardan vazgeçip dünyadan arınmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder