10 Mayıs 2016 Salı

ASLANLI HÜNKAR(Sayfa 82-92)

 Bu bölüm aslında Yunus'un pişmanlıklarının yazıya döküldüğü bir bölüm.Mana ve madde arasındaki çelişimlerini bir türlü kafasından atamamaktadır.Çeşitli tasavvuf,yani mana yolları kafasına takılır.Hacı Bektaş yoluna tekrar çıkar fakat geri çevrilir.Aslında bu bir geri çevrilme değildir.Allah'ın bir lütfudur.Hacı Bektaş kapısından,onun nasipleneceği nefesin Tapduk eline verildiği haberini alır.Aslanlı Hünkar Hacı Bektaş'ın onu kabul etmeyişi onda bir sızı olur.Demiştimya pişmanlıklar diye,Yunus pişmanlığını ''Yunus olacağıma bir taş olaydım da Tebessüm Sultan eşiğine yapılaydım''diyerek ifade eder.
 Daha sonra Tapduk yoluna düşer fakat içinde bazı şüpheleri vardır.Ya Aslanlı Hünkar gibi o da kendisini kabul etmezse diye düşünür.Aklına oğlu gelir ve geri döner Tapduk yolundan.Vakit erken iken İsmail'i bulması gerektiğini düşünür.''Ah, Sitare ; Keşke bana birazcık da çocuk yetiştirmeyi öğretseydin'' der. İsmail'i her gittiği yere götürebileceğini düşünür.Bu durumdan dolayı da pişmandır.
 Yunus'un,ölümü dahi düşünmesi,içinde büyüyen özlem duygusundan kaynaklanmaktadır.Her zaman Sitare'yi düşünerek onu kendi gönlünde yaşatmaktadır.Aslında ondan bazı şeyleri öğrenmiş olmayı istemesi,onun yokluğunda duyduğu eksikliktir.İnsanın bir sevdiğini kaybetmesi sanki uzuvlarından birinin kopmasına denk değil midir zaten?Yunus bir yandan Sitare'yi düşünürken bir yandan da kendisine yalnızca Allah'ın suretinin gerektiğini düşünerek mana ile madde arasında bir çelişim yaşamaktadır.Yani aslında,hayatının ileride karşısına çıkaracağı yolun temelleri,gönlünde atılmaya başlanmıştır.Zaten daha yeni olduğu için kararlarında hatalar yapmış ve pişmanlıklar yaşamıştır.Bu hikayenin satırlarında Yunus'un duyduğu pişmanlıklar ve çelişimler bulunuyor.Buğdaydan yana olan aklının yol açtığı olumsuzluklardan ötürü ve her gidenin maddi şeyler yanında manevi şeyler de kazandığı Hacı Bektaş kapısından,yalnızca maddiyat istemesi sonucu duyduğu pişmanlıklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder